• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/harman_der@hotmail.com
  HARMANALANI KÖYLÜLERİ KÜLTÜR VE SOSYAL YARDIMLAŞMA DERNEĞİ

Aktüel


Çocuğunuza belgesel izlettirin...
Televizyon, dozunda izlettirildiği sürece çocukların kişisel gelişimine katkı sağlıyor. Uzmanlar, çocukların her gün üç kez 20'şer dakikalık belgesel, çocuk programı ve öğretici çizgi film seyretmesini öneriyor.

Çocuk gelişiminde önemli rol oynayan konuların başında; tuvalet eğitimi ve konuşma yeteneğinin kazanılması geliyor. Çocuğun konuşmaya geç başlaması, ailelerde tedirginliğe neden olabiliyor. Tuvalet eğitimine başlanması da, çocuğu 2-3 yaşına gelen aileleri zorlayan konuların başında geliyor. Çocuk Gelişim Uzmanı Şenay Yılmaz, bu iki konuyla ilgili yapılması gerekenleri anlattı...

Bebeklerde konuşma nasıl gelişir?

Aslında bebeklerde konuşma üçüncü aydan sonra başlar. Herkes konuşmanın "Anne, baba" demekle başladığını düşünür. Oysa çocuğun bunları anlaması lazım ki; dile getirebilsin. Bu nedenle 'alıcı dil' dediğimiz beceri gelişmeden, konuşma gelişmez. Bebek iki-üç aylıkken kucağa gelmeyi, 'agucuk'ları anlamaya başlar ama bunları 12-18 aydan önce dile getiremez. 12-18 ay arası tek kelimelik cümleler,
18-30 ay arasında iki-üç kelimelik cümleler kurmaya başlaması gerekir. Eğer çocuk 2.5 yaşına geldiği halde konuşmuyorsa, sorun olabilir.

GENETİK FAKTÖRLER ETKİLİ

"Ben geç konuşmuşum, çocuğum da geç konuşuyor olabilir" söylemi doğru mudur?
Bunu çok sık duyarız. Yanlış olduğunu söyleyemeyiz çünkü bebek doğduğunda genetik özellikleri yüzde 40 oranında taşır. Bu nedenle eğer ailede geç konuşma hikayesi varsa bu bebekte de görülebilir. Eğer çocuk her şeyi anlıyor, isteneni işaretle gösterebiliyor, zekasında bir sorun teşkil edecek belirtiler göstermiyorsa bu olabilir. Ancak çocuk bir şeyi anlatmak için çok uğraşıyor ve anlatamıyorsa, anlatamadığında öfke nöbetleri geçiriyorsa, çevreye karşı ilgisizse, her şeyi işaretle anlatmaya çalışıyorsa, çiğneme kasları zayıfsa; dikkat etmekte ve bir uzman görüşü almakta fayda var.

YENİ ANNELER AŞIRI KORUMACI
Günümüzde sıkça görülen iletişim güçlüklerinin nedeni ne olabilir?
Aile içi konuşmaların ve iletişimin azalması, bir neden olabilir. Başlıbaşına bir neden değil ama etkendir. Özellikle şehir hayatı ve yaşam mücadelesi, dönem dönem aile içi iletişimi azaltır. Bunlara televizyon, bilgisayar, doğal yaşamdan uzak olmak ve sembolik oyun oynamadaki azalma da eklenebilir. Eskiden sokakta sek sek oynamanın yerini bilgisayarda oyun oynama aldı. Anneler aşırı korumacı, sistematik ve hastalık hastası olmaya başladı. Elbette bu verileri alt alta topladığımızda, bu faturanın çıkması normal... İletişim ve dil problemleri yaşayan çocuk, özel eğitim ve konuşma programına alınmalı. Tabii, ailenin de konuyla ilgili eğitim görmesi gerekiyor.

Televizyon izletmek gerçekten çocuğun konuşmasını geriletir mi?
Dozunda ve uygun şekilde kullanırsanız, çocuğunuzun gelişimini artı katarsınız. Günde iki ya da üç defa 20'şer dakikalık belgesel, bebek kanalları ve öğretici çizgi filmler izletmek çocuğu olumlu etkiler.

LİFLİ VE POSALI GIDALAR VERİLMELİ
Bebeklerin çoğunda kabızlık sorunu görülüyor. Bu da çocuğun tuvalet eğitimine sıcak bakmamasına neden olabiliyor. Bu durumda ne yapmalı?
Eğer sorun fiziksel kaynaklı değilse, kabızlık genellikle yanlış beslenmeyle ortaya çıkar. Lifli ve posalı gıdaların tüketilmemesi, çocukta kabızlık yapar. Kabızlık daha sonra çocukta acı verici ve korkutucu bir tecrübeye döner. Bazen maalesef kanamanın çok fazla olduğu kabızlıklar da görmekteyiz. Bu durumda çocuk ürkütülmemeli ve sürekli bu konu dile getirilmemeli. Mutlaka beslenme alışkanlıklarına düzen getirilmeli, gerekirse doktor kontrolünde gıda takviyesi verilmeli. Gaita yumuşatıcı takviyeler, çocuğunuzu rahatlatacaktır. Çocuk; olabildiğince fazla hareket etmeli ve bol bol su içmeli.

ONA KISA CÜMLELİ KİTAPLAR OKUYUN
Ebeveynler 0-2 yaş aralığında bebeklerinin konuşma gelişimini nasıl destekleyebilir?
- Çocuğunuza bol bol kitap okuyun. Kısa cümleli, müzikli ve melodik kitaplar okuyabilirsiniz.
- Çevresindeki her şeyin isimlerini öğretin. Bardak, top, kitap gibi...
-
Çocuğunuzla karşılıklı oturarak yüz yüze konuşun. Abartı bebek konuşmasıyla değil, düzgün bir Türkçe ile konuşun. Çocuğa ana dilini ebeveynlerinin öğrettiğini unutmayın.

ONA ŞARKI SÖYLEYİN
- Parmak oyunları yapın ve tekrarı bol olan şarkılar söyleyin. Bunlar, onun farkındalığını arttıracaktır.
- Bol bol farklı sesler dinletin. Kapı zili, telefon sesi, köpek havlaması ya da motor sesi...
- Bebek oyunlarını öğrenin. Bu konuda yazılmış düzinelerce kitap var. Bunları temin edip önerileri uygulamaya çalışın.

KİŞİLİK GELİŞİMİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Tuvalet eğitimi için en uygun yaş aralığı hangisidir?
Genelde en uygunu; 2-3 yaş aralığıdır. Çocuk bezi ıslattığında rahatsız oluyorsa, pijamasını çıkarabiliyorsa, çişi geldiğini söyleyebiliyorsa; tuvalet eğitimine başlanabilir.

Tuvalet eğitiminde nelere dikkat edilmeli?
Tuvalet eğitimi; çocuğun kişilik gelişiminde ciddi bir kilometre taşıdır. Çocuk çişini yaparken sanki vücudundan bir organın kopup gittiğini düşünür. Kısa bir süreliğine çocuğunuzun yerine kendinizi koyarsanız, yaşadığı şeyin ne kadar kaygı verici olduğunu anlarsınız. Eğer çocuğa kızarak bu eğitimi vermeye çalışırsanız, çocuk korkar. Bu duygu gelgiti, ileride çocukta duygusal sorunlara neden olabilir.

ÇIPLAK DOLAŞMALI
Tuvalet eğitimi nasıl verilmeli?
Olabildiğince yaz ayları tercih edilmeli. Ebeveyn, çocuğa önce tuvaleti benimsetmeli. Tuvalete gittiği zamanlarda çocuğa klozeti anlatmalı ve sembolik olarak göstermeli. Tuvalete gidilen zamanlar yüksek sesle dile getirerek farkındalık yaratılmalı. Ayakları yere değecek yükseklikte bir lazımlık alınmalı
ve tuvalette klozetin yanına konmalı. Önce kapağı kapalıyken oturma egzersizleri yapılmalı, daha sonra gün içinde bezi aşamalı olarak çıkartılarak çıplak dolaştırılmalı. İlk çişten sonra övgü cümleleri kullanarak kendini iyi hissetmesi sağlanmalı.

İdrar kaçırma ne zaman bir sorun haline gelir?
Çiş kaçırma daha çok genetik nedenli olup kaka kaçırma psikolojik nedenlere bağlı olabilir. Eğer çocuk 3-4 yaşından sonra tuvalet alışkanlığını kazandığı halde kaka ya da çiş kaçırıyorsa uzman desteği almanızı öneririm.

 

Kaynak: Sabah - 11.03.2013

  
 Daha az benzin tüketmek için...
•         Çoğu insan gerek duymadıkça otomobillerini kullanmak istemiyor. Daha az yakıt tüketmek için bu yöntemleri uygularsanız tüketimde kontrolü sağlamanız mümkün.
•         Öncelikli olarak en büyük düşmanınız yüksek hız. Aracınızı ne kadar hızlı kullanırsanız, o kadar fazla dirençle karşılaşır ve hızlı gitmek için o kadar zorlarsınız. Yavaş gidelim, hız sakıncalıdır.
•         Virajlara dengesiz girmek ve arabanın savrulmasına sebep olmak, aracın kendini toparlarken hep daha fazla güç harcamasına sebep olur. Viraj girişinde yavaş, çıkışında da çok gaz vermeden çıkmak aracınızın performansını bozmamak açısından önemlidir. Bir de virajlarda direksiyona ayar vermek epey zor bir iştir.
•         Arabanız üzerinde gereksiz yük veya bagajınızın sürekli dolu olması, insanlarda nasıl ağır bir şey taşıdığında ekstra çaba sarf etmesine ve yorulmasına yol açıyorsa otomobiliniz için de bu geçerli. Çok yük arabayı ayrıca komik duruma düşürüyor. Arabanın itibarına zarar verebiliyor.
•         Yapılan araştırmalara göre, her 50 kg'lık yük ortalama yakıt tüketimini yaklaşık yüzde 7 oranında artırıyor. Siz de ölçebilirsiniz.
•         Vites kullanımı ve geçişleri yakıt tüketiminde en önemli nokta. Gerekenden yüksek veya düşük viteste araç kullanmak yakıt tüketiminin dengesini bozan en büyük unsurlardan. Motorunuzdan gelen seslerden de bu dengeyi anlayabilirsiniz. Arabanız otomatik vites ise bu maddeyi boşa okudunuz demektir.
•         Örneğin arabanızdan değişmeyen net şekilde yüksek ses geliyorsa vites geçişinin zamanı gelmiştir. Bu zamanla anlaşılabilir. İlk başlarda anlamak mümkün değildir.
•         Eğer ses çok yüksek ve arabanın da zorlandığı hissediliyorsa geç kalınan bir vites geçişi olmaktadır. Allah korusun motoru yakabilirsiniz.
•         Düşük devirde araç kullanmak, yavaş gidip yüksek viteste gitmek, vites aralarında yavaş geçişler sizi depoyu sürekli doldurmaya yöneltecektir. Paranız çoksa, bu konuda size bir şey diyemeyiz.
•         Hızlı kalkışlar ve duruşlar gene otomobilinizin dengesini bozan durumlardır. Hızlı kalkarsanız tekerlekler de kısa ömürlü olur.
•         Aracın genel kullanımında gaz ayarı çok önemlidir. Özellikle kalkışlarda çok gaz vermek, az gaz vermekten daha iyidir. Ben bunu anlamadım.
•         Ayağınızı gaz pedalından her çektiğinizde motorun frenlemesine ve güç kaybına neden olur, bu da aracınızın sürekli sıfırdan güç üretmesine sebep olan ve yakıt tüketimi artıran bir tutumdur.
•         Kısa süreli tasarruflardan kaçınmalısınız, ucuz ve kalitesiz yakıtlar size günlük kazanç sağlarken uzun vadede daha büyük maddi problemlerin çıkmasına sebep olabilir.
•         Aracınızın bakımları ve parçaların temizliği çok önemlidir. Zorlanma söz konusu olduğunda bunlar hep otomobilinizin tüketimini artıracak birer faktör olarak karşınıza çıkacaktır.
•         Özellikle yağ filtrelerinizin temiz olması ve araç yağı seçimleri bu konuda dikkat etmeniz gereken konular arasında. En kaliteli yağı kullanın.
•         Kazasız seyirler…


OTOPARKLARDA İLK 15 DAKİKA ÜCRETSİZ

BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN KENT MERKEZİNDEKİ TRAFİĞE NEFES ALDIRAN UYGULAMALARINDAN OLAN VE BURBAK’IN İŞLETTİĞİ OTOPARKLARDA İLK 15 DAKİKADA ARAÇ SAHİPLERİNDEN ÜCRET ALINMAYACAK.
BURSA – Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin kent içi trafiğe kalıcı çözümler üretilen hizmetleri kapsamında BURBAK tarafından işletilen otoparklarda, vatandaşlardan ilk 15 dakika için park ücreti alınmayacak.
Bursa’nın ulaşımını alternatif uygulamalarla rahatlatan Büyükşehir Belediyesi, her geçen gün kent merkezindeki trafiği de pratik çözümlerle daha modern bir hale kavuşturuyor. Vatandaşların her konuda olduğu gibi trafikte de sıkıntı yaşamamaları için çalışmalar yapıldığını kaydeden Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, caddelerdeki parklanmadan sorumlu olan BURBAK’ın yepyeni bir uygulamaya daha başladığını söyledi. Bursalıların sıkıntılarına kalıcı çözümler ürettiklerini kaydeden Altepe, “Bursa’da ulaşıma önemli çalışmalarla nefes aldırmaya devam ediyoruz. BURBAK gözetiminde trafiğin yoğun olduğu noktalarda sürdürülen parklanma uygulamasında, özellikle kısa süreli ve acil işi olan vatandaşlarımıza kolaylık sağlamak amacıyla ilk 15 dakika için ücret alınmayacak. Halkımızın mutluluğunu önemsiyoruz ve kimseyi mağdur etmeden hizmet vermeye devam ediyoruz” diye konuştu.
Başkan Altepe, araç trafiğinin yoğun olduğu caddelerdeki parklanma karmaşasının, yeni uygulamayla daha da pratik bir hal alacağını vurguladı.

Kaynak: Bursa Büyük Şehir Belediyesi Basın Bülteni - 13.04.2013


Çocukları AVM'den uzak tutun!
Çocukları kanserden korumak için; onları uzun süre alışveriş merkezlerinde dolaştırmayın. Alışveriş merkezleri; yüksek oranda elektromanyetik dalga içerir. Çocukları uzun süre TV karşısında da oturtmayın.
Pediatrik Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Alp Özkan; 'Kansere Çözüm Var' adlı kitabında, çocukların kanserden nasıl korunacağının reçetesini verdi:
MİKRODALGA FIRIN KULLANMAYIN!
Çocukları korumaya çevredeki kanserojen etkileri ortadan kaldırarak başlamak gerekiyor. Çocuklarımıza mümkünse cep telefonu kullandırmayalım. Onları büyük alışveriş merkezlerinde uzun süre gezdirmeyelim. Bu merkezler, yüksek oranda elektromanyetik dalga içerir. Binlerce kişinin taşıdığı cep telefonları, mağazalardaki kredi kartı aletleri; çocukların beynini olumsuz etkiler. Onları televizyonun yakınında da uzun süre oturtmayın. Mikrodalga fırın da kullanmayın.
ÇOCUKLARI CADDEDE DOLAŞTIRMAYIN
Çocukları trafiği yoğun alanlarda gezdirmeyin. Bu alanlar, toksik gazlar bakımından zengindir.
SIK SIK TOMOGRAFİ ÇEKTİRMEYİN
Tomografi, PET-CT gibi tıbbi görüntüleme yöntemlerini çocuklarınıza az uygulatın. Ultrasonografi ve manyetik rezonans gibi görüntüleme yöntemlerinde ise çocuk radyasyona maruz kalmaz.
ÇOCUK ODASI MUTLAKA AHŞAPTAN OLSUN
Çocuğunuzun sağlığı için evinizde doğal ürünleri tercih edin. Yatakları ve dolapları gerçek ahşaptan olmalı. Evin duvarlarında kurşunsuz boyalar kullanın. Yer zemininiz taş, mermer veya ahşap parkeden olsun. Yün halıları ve kilimleri tercih edin. Yataklarında pamuklu yorgan kullanın. Oyuncaklarda tahtayı tercih edin. Plastik oyuncaklardan uzak durun.
SALAM VE SOSİSİN TADINI ÖĞRENMESİNLER
Nitrit ve nitrat içeren salam ve sosis gibi besinleri çocuklarınıza vermeyin; literatürde bu ürünlerin kan kanserine yol açtığını gösteren çalışmalar mevcut. Geleneksel usül ile üretilmiş kasap sucukları güvenilirdir.
ÇOCUKLARA BOL BOL BALIK YEDİRİN
Kanser; kronik iltihaplanmadır. Omega-3 yağ asitlerinden zengin beslenme, kronik iltihaplanmayı azaltır. Mevsiminde çocuklarınıza bol balık yedirin.
BİBERONU CAMDAN OLSUN!
Çocuklarınızın biberonu için cam olanları tercih edin. BPA maddesi içermemesine dikkat edin. Emzik kullanacaksanız silikon olanları satın alın.
Evinizde mutfak tipi su arıtma cihazı bulundurun. Çeşme suyu içiyorsanız, havalandırıp dinlendirerek için.
Emzirme süresince deodorant kullanmayın. Kullanacaksanız; alüminyum içermemesine dikkat edin.
Bilinçsizce aşırı yapılan egzersizler, vücudumuzda aşırı miktarda serbest radikallerin oluşmasına neden olur. Süt veren anneler; kendilerini bilinçsiz egzersiz programları ile zorlamamalı.
4 YAŞINDAN ÖNCE YUVAYA GÖNDERMEYİN
Çok zorda kalmadıkça 4 yaşından önce çocukları yuvaya göndermemek gerekiyor. Ülkemizde yapılan birtakım çalışmalar; çocuklarımızın kanserle daha erken yaşlarda karşılaştığını gösteriyor. Bu da nüfus yoğunluğuna bağlanıyor. Çocukluk çağı kanserlerinin en sık görüldüğü yaş; 3-4 yaş civarıdır.
ANNE-BABANIN MESLEĞİ ÇOK ÖNEMLİ!
Anne kimyasal maddelerle uğraşıyorsa; doğacak çocukta beyin tümörü riski yükselir.
Anne veya baba, tarım işçisiyse; çocukta beyin ve kemik tümörü riski olabilir. Pestisit işi yapıyorlarsa; böbrek tümörü gelişebilir.
Anne veya baba, tavuk besicisiyse; doğacak çocukta kemik tümörü riski diğer çocuklara göre daha yüksektir.
Baba, petrol, boya veya motor parçalarıyla ilgili bir işteyse; çocukta beyin tümörü ve lösemi riski artar. Kaynak işindeyse; böbrek tümörü ortaya çıkabilir.
HAMİLELİK SÜRECİNDE ALINAN İLAÇLARA DİKAT
Hamilelikle alınan dietil stilbesterol hormonu; vajinada şeffaf hücreli karsinoma neden oluyor. Sara ilaçları, nöroblastoma riskini artırıyor.  Alkol; lösemi ve nöroblastomaya sebep olabilir.  Yoğun kahve, çay; böbrek tümörü riskini artırır.  Mangalda çok fazla pişirilmiş et, çocukta beyin tümörüne neden olabilir.  Doğum kontrol hapları; tümör riskini artırır.  Kısırlık tedavisi; lenfoma ve göz tümörüne sebep olabilir.

Kaynak: Sabah - 04.04.2013


Gereksiz kornaya 20 bin lira ceza

Bursa "Gürültü Kirliliğine Son" projesi için düğmeye bastı. Gereksiz korna çalanlara, abartılı egzoz kullananlara 20 bin lira ceza kesilecek. Uyarılara uymayanlar hakkında suç duyurusunda bulunulacak Bursa Emniyet Müdürlüğü Yıldırım İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün hazırladığı 'Gürültü Kirliliğine Son' projesiyle artık kimse kimseyi rahatsız edemeyecek. Bundan sonra düğün konvoylarında korna çalan, abartılı egzoz kullanan, gece geç saatlere kadar eğlenerek çevresini rahatsız edenlere hem para cezası hem de hapis cezası uygulanacak. Proje hakkında mahalle muhtarlarına bilgi veren Yıldırım İlçe Emniyet Müdürü Doç. Dr. Sıdık Ekici, gürültü kirliliğinin insan sağlığı üzerinde fiziksel ve psikolojik etkinin yanı sıra performans düşürücü etkisinin de olduğunu söyledi. Halkın desteğini almadan hiçbir projenin başarılı olmayacağının altını çizen Emniyet Müdürü Ekici, öncelikle halkı konuyla ilgili bilgilendireceklerini söyledi. Ekici, 'Siz, gece gürültülü şekilde eğlenirken bebeğini uyutmaya çalışan anneyi veya sabahın erken saatlerinde işine gitmek zorunda kalan vatandaşlarımızı unutmamız lazım' dedi.
HAPİS CEZASI VAR
2872 Sayılı Çevre Kanunu'nun 20'inci maddesine göre, standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olanlara, konutlar için 674 TL, ulaşım araçları için 2 bin 29 TL, atölyeler için 6 bin 769 TL, fabrika, şantiye ve eğlence gürültüsü için 20 bin 317 TL para cezası yazılabilecek. 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında ise başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye 88 TL, işletme sahibine ise bin 856 liradan 9 bin 294 TL'ye kadar para cezası yazılabilecek. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 183'üncü maddesinde ise başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültüye neden olan kişi de iki aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılacak. Proje kapsamında Saat 24.00'dan sonra gürültü yapanlar ise polis tarafından men edilecek. Emniyet ekipleri, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu doğrultusunda araçlarında ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazlarını kamunun rahat ve huzurunu bozacak şekilde kullananlara da 77 TL ceza uygulayacak. Öte yandan projenin tanıtımı kapsamında özel halk otobüslerine de özel giydirmeler yaptırılacak. İlçe genelinde 35 bin broşür vatandaşlara dağıtıldı.

Kaynak: Sabah – 03.04.2013


Emeklilikte yaşa takılanlar için yeni formül. 
Prim gününü doldurduğu halde emeklilik için yaşını bekleyenlere daha düşük bir maaşla hemen emeklilik hakkı getirilecek. 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 1999 yılından önce işe başlayanlardan prim gün sayısını doldurmasına rağmen kanunda öngörülen yaşı doldurmadığı için emekli olamayanlara yönelik çalışma başlattı. Buna göre yaş beklemeden biraz düşük maaşla emeklilik mümkün olacak.
1999 yılında çıkarılan bir yasa ile çalışanların emekli olma şartları değiştirildi. Yasa ile 1999 yılından sonra işe girecek olanlar için, daha önce kadınlarda 38 olan emeklilik yaşı 58'e, erkeklerde 43 olan emeklilik yaşı da 60'a çıkarıldı. Aynı yasa ile SSK'ya tabi çalışanların emekliliği için gereken gün sayısı 7000'e çıkarıldı. Bu tarihten önce işe girenler için 1976 yılına kadar geriye dönük olarak 'Kademeli Yaş ve Gün Şartı' getirildi. 5510 sayılı yasayla 30 Nisan 2008'den itibaren işe girenler için ise 65 yaş şartı getirildi. Böylece kademeli yaş düzenlemesi kapsamında prim gün sayısını doldurmasına rağmen yaş şartını tamamlayamadığı için emekli olamayan milyonlarca kişi ortaya çıktı. Türkiye Gazetesi'nde yer alan habere göre 'emeklilikte yaşa takılanlar' bir araya gelip sıkıntılarını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'e anlattı. Bu bilgiler ışığında bürokratlara çalışma yapma talimatı veren Çelik, sıkıntı hakkında şöyle konuştu: “1999 yılında 10 yıl çalışıp, '10 yıl sonra ben emekli olacağım' diye bekleyen vatandaşa diyelim ki 4 yıllık ilave bir süre geldi. Vatandaşlarımız, 'bizim prim ve gün sayımız doldu' diyor. Vatandaşımız, 'Biz oyun oynarken kural değişti, bizim ne günahımız var' diyor. Tabii ki bakıldığında haklı, kamu düzenleme yapabilir mi? Yapabilir. Ne yapılabilir, dünyadaki örnekleri nedir? Bir haksızlık var mı? Var. Kısmî emeklilik çerçevesinde değerlendirilebilir veya uzatılan süre dikkate alınarak maaş bağlanırken ona göre maaş bağlanılabilir. Tüm bu hesapları dikkate alarak, geleceğe dönük projeksiyonlar yaparak sistemi tahrip etmeden bir çözüm arayışı içerisindeyiz.” Çözümün 'yaş beklemeden biraz düşük maaşla emeklilik' şeklinde gerçekleşmesi halinde ilk etapta 500 bin kişinin emekli olması bekleniyor. 

Kaynak: Milliyet – 29.03.2013 
Hava Durumu
Döviz - Altın
altınaltın fiyatları
Son Dakika



















Yerel Haberler

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam53
Toplam Ziyaret175336
Neredeyiz